Prof.Dr. Aygün Attar, Türk Konseyi Medya Formu'nun ''Birliktelikten Doğan Zafer:''Karabağ'' Oturumunun Moderatörlüğünü Üstlendi
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ev sahipliğinde, “Köklü Geçmiş, Güçlü Gelecek” temasıyla, 22-24 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da “Türk Konseyi Medya Forumu” düzenlendi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, forumun açılışında katılımcılara video mesaj yöntemiyle hitapta bulundu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da foruma katılarak konuşma yaptı.Azerbaycan Cumhubaşkanı Yarıdımcısı Hikmet Hacıyev'de katılımcılar arasındaydı ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile Türk Konseyi Genel Sekreteri Baghdad Amreyev de forumun açılışında birer konuşma gerçekleştirdiler.
Foruma, Türk Konseyi üye ülkeleri Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ile gözlemci üye statüsündeki Macaristan’ın yanı sıra Türkmenistan ve KKTC’den önde gelen medya kuruluşu temsilcileri, akademisyenler, kamu kurumlarından üst düzey yetkililer, sosyal medya fenomenleri ve iletişim fakültesi öğrencileri olmak üzere 350’nin üzerinde katılımcı iştirak etti.
Forumda, Türk dünyasında medya, dizi ve film sektöründe geliştirilebilecek iş birlikleri ile sosyal medya ve dezenformasyonla ortak mücadele konuları ele alındı.
“Birliktelikten Doğan Zafer: Karabağ” başlığıyla düzenlenen oturumda ise Karabağ zaferini getiren mücadele sürecinde Azerbaycan ile Türkiye arasındaki güçlü dayanışmanın her süreçte tüm Türk dünyası ülkeleriyle sergilenmesinin önemi vurgulandı ve ilişkileri tüm alanlarda daha ileri boyutlara taşıyacak adımlar masaya yatırıldı.
Oturumun Moderatörlüğünü gerçekleştiren Cumhurbaşkanlığı Dış Politikalar ve Güvenlik Kurulu Üyesi ve aynı zamanda Türkiye Azerbaycan Dostluk İşbirliği ve Dayanışma Vakfı Başkanı Prof.Dr.Aygün Attar konuşmalarında;
"Birliktelikten doğan zafer: “Karabağ" temasıyla medya formunun son finalinin gerçekleştirilmesi iletişim stratejisi açısından son derece önemli ve başarılı olduğunu belirterek,
Kendilerinin 32 yıldır Türkiye'de yaşayan Karabağlı bir ailenin evladı olarak, bugün gerçekleşecek oturumu Kubadlı'nın alınması için şehit olan, Karabağ Muharebesinin ilk şehidesi, Areste Baxışova'ya ithaf ettiler.
Yine konuşmalarına devam eden Prof.Dr.Aygün Attar, İletişim Daire Başkanlığı'nın çok büyük emeğinin olduğunu dile getirerek, iletişim felsefesi ve sosyolojisi açısından bu formun değerlendirmesinin isabetli olacağının altını çizdi.
Dünya genelinde 1918 tarihinde kadınlara ilk seçme ve seçilme hakkını tanıyan Azerbaycanlı bir ailenin evladı olarak, yine tarih yazan bir neslin hikâyelerine bizzat tanık olmakla birlikte, Türkiye ve Azerbaycan liderlerinin ortak fikirleriyle hareket edilmesinden dolayı Karabağ Muharebesi gibi bir durumda Türkiye ve Azerbaycan'ın medya sahasında yaptığı işbirliği, aslında daha çok Türk Coğrafyalarının işbirliği açısından önemli bir başlangıcı yarattığını önemle vurguladı.
Sayın Attar konuşmalarının devamında, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın video konferansla bağlanarak yaptığı konuşmalarında; 44 günlük Karabağ Savaşı özellikle bizlere şunu gösterdi ki "Batı medyası objektiflikten uzaktır ve kendi göbek bağımızı kendimiz keseceğiz" ifadesine tekrar önemle dikkat çekti.
Yine iletişim sosyolojisi açısından önemli olan bir olayında İletişim Daire Başkanı Fahrettin Altun ‘un "Azerbaycan'ın 44 günlük savaşında Can Azerbaycan ile birlikte mücadele etmek şerefine erdik." sözlerinin kendisiyle birlikte herkesi çok duygulandırdığını belirtti.
Dini değerler ve kültürel olaylara çok önem verdiğini iddia eden Batı medyasının, Ermenistan tarafından işgal edilen Azerbaycan topraklarında bulunan 66 camiden ikisi haricinde tamamıyla darmadağın edildiğini ve bu bilgilerden Batı medyası tarafından kimsenin haberdar olmadığına önemle belirterek, binlerce kütüphane ve kitabın, arkeolojik ve tarihsel birçok eserin yok edildiği ve ormanlarının yakıldığını ve hatta askerlerin Fuzuli'de bayrak asmak için bir ağaç bile bulamadığını, bu haberlerin hiçbirini Batı medyasında duyurulmadığını önemle vurguladı.
927 kütüphanenin
100'den fazla arkeolojik önemli eserin
454 taneden fazla tarihi önemli yapıtın
40 binden fazla kıymetli kitap ve müze eşyasının yok edilmesi,
camii ve kiliseler dahil birçok eserin tahrip edilmesini hiçbir Batı medyası mensuplarının dile getirmediği ifadelerini kullandı.
Sayın Attar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Batı medyası sınıfta kaldı" cümlesinin çok güzel bir deyim, çok güzel bir ifade olduğunun önemini arz etti.
Yağız atların sırtında tüm dünyayı adaletle yönetmek ilkesinden ve mefkûresinden yola çıkarak Viyana kapılarına kadar yolculuk eden, kadim ve asil bir milletin bu süreçteki duygulandıran temel nedenlerinin, haksızlığa karşı dimdik duruşun ve Agit, Minsk Grubunun 92 tarihinde kurulmasına rağmen, Madrid Antlaşması'nda Azerbaycan Cumhurbaşkanı Başkumandan Aliyev'in ısrarlı bir şekilde 2917 şehidimizin olmaması için hatta Ermenistan’ın bile zarar görmemesi için Madrid Prensiplerine son ana kadar sadık kalındığının, aslında Karabağ Zaferinin gerçeğinin özü olduğunu vurguladı.
Karabağ Zaferinde, BM kararları esasına uygun olarak meşru müdafaa hakkını kullanarak savaş yapma mecburiyetinde kalan ama savaş esnasında, savaşın nasıl yapıldığını, hangi kahramanlıklarla gerçekleştiğini, tarihin altın sayfalarına yazdırabilen bir milletin imzasının olduğunu, zaferi bizlere yaşatan, kalbimizin üzerinde taşıdığımız o zafer bize yaşatanları, saygı ve şehitlerimize hürmet alameti olarak, "Har'ı Bülbül" sayesinde bugün burada başı dik olarak toplandıklarını belirterek, Forum'un başından beri "Karabağ Zaferi" ile taçlandığını ve kapanışında bu şekilde yapılması nezaketini gösteren İletişim Başkanı Fahrettin Altun'a ve emeği geçen herkese şahsı ve tüm akademik camia adına teşekkür ederek sözlerine son verdi.