Doğumunun 129.yılında AHMED CEVAD
Ahmed Cavad… O, “‘Çırpınırdın Karadeniz, Bakıp Türk’ün Bayrağına diye başlayan ve Azerbaycan Bayrağını Karabağ'da Asacağız’ diye biten muhteşem şiirin (1914) yazarı…
Eserleriyle ve yaşam mücadelesiyle Azerbaycan’ın özgürlüğünün tohumunu ekenlerden biri…
Cephede şehitliği göze almış kahraman bir asker gibi, hürriyet uğrunda ölümü sarmalamaktan çekinmeyen biri…
Tüm Türk dünyasının yüreğinde azadlık rüzgârları estiren Azerbaycan’ın ölümsüz ismi…
Kalemiyle, şiirleriyle, fikir ve düşünceleriyle Türklük düşmanlarına karşı cephe meydanlarında göğsünü siper eden bir millet serdengeçtisi…
Eli kalem tutan nice şair, romancı ve hikâye yazarlarının ardından onlarca yıl geçse de ilham kaynaklarından biri…
Gardaşın gardaşa “Harda olursan ol gelerem, yeter ki sesle meni” dediğinde, onu kömeksiz koymayan milli vicdanın susturulamaz ulu bir sesi…
“Azerbaycan, Türkiye, Turan” denildiğinde “üç derdi, üç sevdası üç hasreti” dile gelen Azerbaycan’ın İstiklal şairi,
Azerbaycan Türklüğünün milli ruhu, Turan’ın milli yüzü ve Türkiye’nin kara sevdalısı, inandığı değerler uğrunda alçakça kurşuna dizilerek şehit edilen AHMED CEVAD’dır bu…
Karşımızdaki bu milli karakter ifade ettiğimiz gibi sadece yazar veya şair değil, savaşçı, fikir adamı ve Azerbaycan’ın bağımsızlığı için ömrünü feda eden, vatanı uğrunda can veren baş veren bir kahraman…
5 Mayıs 1892 yılında Gence’de dünyaya gelen Ahmet Cavad, küçük yaşta dikkatleri üzerinde toplar. Genç yaşta 1916’da ‘Koşma’ isimli ilk şiir kitabını ve 1919’da ikinci kitabı ‘Dalga’yı yayınlar.
Onun için vatan kavramı sadece Azerbaycan değil, Türklerin yaşadığı her coğrafyadır. Bu fikir, heyecan, ruh ve cesaretini, Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlarda verdiği varoluş mücadelesine ‘KAFKAS GÖNÜLLÜLERİ BİRLİĞİ’ne adını yazdırarak gösterir ve orduya katılır. Türkiye Türklerinin yanında adeta “Bir Millet İki Devlet” ruhunu seslendirircesine bir Azerbaycan Türkü olarak katılır ve savaşır. Kurşun sıkar, gülle atar, yaralıların yarasını sarar, şehit arkadaşını omuzlar…
Sonra 1915’te Ermeni katliamına uğramış, Kars-Erzurum yöresine yardım amacıyla düzenlenen “GARDAŞ KÖMEĞİ” adıyla bilinen faaliyetlere katılır.
İstanbul’un işgali üzerine üzüntüsünü bir ağıt gibi dile getiren “İstanbul” adlı içli şiirini yazar. Bu şiir “Mermer Sineli Sevgili” dediği ana yurdun pay-i tahtı İstanbul’un işgalciler tarafından kirletilmesine karşı duyduğu hüznü anlatan yürek sızısıdır.
Ben sevdiğim mermer sineli yârin
Diyorlar koynunda yabancı el var
Bakıp ufuklara, uzak yollara
Ağlıyormuş mavi gözler akşamlar.
Ah ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul
Ey yolum üstünde yükselen dağlar
Gizli sevda için çırpınan deniz!
Yol verin, yol verin benim derdim var.
Evet, O böyle biridir… Gardaş derdine yanan şairdir.
Daha sonra Birinci Dünya Savaşında, işgal edilerek Batum’a bağlanan Artvin’de, Rize’de, Trabzon’da ve Erzurum’da bulunur.
Azerbaycan’ın Ruslar tarafından işgal edilmesiyle, Ahmed Cavad için kâbus, dehşet dolu günler başlar. Bu büyük insan, istiklal şairi kahraman, işgal sonrası 17 yılını baskı ve zulüm altında geçirir. Türklük düşüncelerinden, yazdıklarından, ideallerinden vaz geçilmesi istenir. Gördüğü bütün baskılara rağmen yine de taviz vermeyen ve dimdik ayakta duran şair sonunda tutuklanır. Uzun süren baskı ve eziyetlerden sonra Stalin’in "Büyük Temizlik" tasfiye hareketi sonucunda karşı devrimcilik gibi asılsız suçlamalarla tutuklanır ve askeri mahkeme kararıyla 12 Ekim 1937’de de kurşuna dizilerek şehit edilir.
Ahmed Cevad’ın, 45 yıllık kısa hayat hikâyesini anlattığı Turan şiiri aslında onun hayat hikâyesi, mücadele fotoğrafıdır.
Şiirim sanık bir Türk sazı ağladarak tellerini,
Adak-adak gezmek ister göynüm Turan ellerini.
Ben bir Turan yolcusuyam elimde bir sönük meşal,
Aman şiirim himmet eyle aman tab'ım bir kanat çal.
Açın kalbim tomarını, bakın nedir başyazısı;
Evvel Allah gönderendir, sonra Türkün bayatısı.
Turan öyle bir mukaddes kabe’dir ki her bir daşı
Gölgesinde düşer yere Türkün eğilmeyen başı!
1955’te SSCB başsavcısı Ahmed Cavad’a karşı ileri sürülen bütün suçlamaların asılsız olduğunu belirtmiş olsa da, hakkındaki beraat kararı şehit edildikten sonra çıkmıştır.
Özetle; Türk’ün Bayrağını selamlayan dizeleriyle tüm eser, fikir, düşünce, heyecan, azim ve kararlılığıyla Azerbaycan’da, Türkiye’ de ve tüm Türklük âleminin dilinde, gönlünde ve ruhunda sonsuzluğa kadar yaşayacak, gelmiş gelecek tüm nesillerin gurur ve şuur bayrağı olacak bu iftihar abidemiz, milli aşk sancağımız Ahmed CEVAD’ı doğum gününde rahmet, minnet, dua ve hasretle yâd ediyoruz.
Ruhu şad mekânı Cennet olsun.
Prof. Dr. Aygün ATTAR
Türkiye Azerbaycan Dostluk İşbirliği ve Dayanışma Vakfı Başkanı
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurul Üyesi