Prof.Dr.İhsan Doğramacı'nın 105. doğum yıl dönümü münasebetiyle, TADİV BAŞKANI Prof.Dr.Aygün Attar'ın mesajı
Dünya şöhretli alim, büyük üstat Hoca beyin, Prof.Dr.İhsan Dogramaci ‘nın bir kitap olarak tüm Türk Dünyasında okutulması gereken örnek hayatı:
İhsan Doğramacı, bundan 95 yıl önce, o zamanlar Osmanlı İmparatorluğu'nun parçası olan Kuzey Irak'ta, Erbil'de doğdu. Nüfuzlu bir Türkmen ailesinin oğlu olan İhsan'ın babası Doğramacızade Ali Paşa, Erbil belediye başkanı idi. Annesi İsmet Hanım, uzun yıllar Osmanlı Meclis-i Mebusanında Kerkük mebusu olarak görev yapmış Kırdarzade Mehmet Ali Bey'in kızıydı.
İhsan Doğramacı, 1942 yılında Ayser Süleyman'la evlendi. Ayser Hanım, Osmanlı Sadrazamı Mahmut Şevket Paşa'nın yeğeni ve Osmanlı Ordusu Müşiri Dağıstanlı Mehmet Fazıl Paşa'nın torunudur. Babası Hikmet Süleyman Bey 1930'larda Irak başbakanı olarak görev yapmıştı. Ayser ve İhsan Doğramacı'nın üç çocuğu oldu: Şermin, Ali ve Osman.
Ailevi değerleri, Doğramacı'nın yaşamında her zaman önemini korudu. Bununla birlikte, seçtiği meslek onu Erbil'den uzağa, zengin bir toprak sahibinin geleneksel uğraşlarının ötesine taşıdı.
Erbil'deki Türkçe ilköğreniminin ardından Beyrut Amerikan Kolejini ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. Ankara'da, Profesör Albert Eckstein'ın yanında pediatri uzmanı olduktan sonra, Amerika Birleşik Devletleri'nde Harvard Üniversitesinde ve St. Louis'teki Washington Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalıştı.
1947 yılında ailesiyle birlikte Ankara'ya yerleşti. Amerika'da incelediği kâr amacı gütmeyen özel yükseköğretim kurumlarına benzer yapıdaki üniversitelerin Türkiye'de oluşturulmasını daha o yıllarda planlamaya başladı.
Genç çocuk hekimi, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde hızlı bir mesleki ve akademik gelişme göstererek 1955 yılında pediatri profesörü unvanını aldı. Aynı yıl, Ankara'nın yoksul bir semtinde Ankara Üniversitesine bağlı Çocuk Sağlığı Enstitüsünü kurdu. 1961 yılına kadar bu enstitüye Türkiye'nin ilk Hemşirelik, Beslenme ve Diyetetik, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon ve Tıbbi Teknoloji Yüksekokullarını ekledi. Ardından, aynı üniversitede ikinci bir tıp fakültesi olarak Hacettepe Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesini ve Diş Hekimliği Yüksekokulunu kurma çalışmalarına başladı.
Doğramacı, 1963-1967 yılları arasında önce Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, ardından Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanlığı görevlerinde bulundu.
1967 yılında Hacettepe Tıp Fakültesi ile Çocuk Sağlığı Enstitüsüne bağlı yüksekokulları birleştirerek yeni bir üniversite oluşturdu: Hacettepe Üniversitesi. 1975 yılına dek, bugün Türk yükseköğretiminde çok önemli bir yere sahip olan bu üniversitenin rektörlüğünü yürüttü. Rektörlük süresi bittiğinde, Paris Descartes Üniversitesine pediatri profesörü olarak atanma teklifini kabul etti.
1980 yılında, Türkiye'deki yükseköğretim sistemini düzenleyecek yeni bir yasanın hazırlıklarına danışmanlık yapmak üzere Türkiye'den davet aldı.
Onun yükseköğretim reformu önerileri arasında, doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı bir Yükseköğretim Kurulunun oluşturulması da bulunuyordu. İhsan Doğramacı, 1981 yılı sonunda bu kurulun ilk başkanı olarak atandı ve 1992'ye kadar bu görevi sürdürdü.
Reformun ardından, Türkiye'nin yükseköğretiminde önemli ilerlemeler kaydedildi. 1980 yılında yükseköğrenim çağındaki nüfusun yalnızca yüzde 6,3'ü yükseköğretim kurumlarına devam etmekteydi. Bu dönemde, Batı Avrupa'daki oran yüzde 32, komşu ülkelerden Suriye'de yüzde 14, Yunanistan ve Bulgaristan'da yüzde 22'ydi. Son 25 yılda Türkiye'de bu oran yüzde 38,2'ye yükselmiştir. Bilimsel dergilerde yayımlanmış makalelerin sayısına göre uluslararası araştırma sıralamasında ise Türkiye, aynı yıllar içinde 45. sıradan 18. sıraya yükselmiştir.
Doğramacı, Türkiye'de yükseköğretimin gelişmesine öncülük ederken uluslararası bir dil olan müziğin ve sanatın eğitimine de büyük önem verdi.
Vakıflar tarafından kâr amacı gütmeyen yükseköğretim kurumlarının açılabilmesi, 1982 Anayasası'yla hükme bağlandı. Doğramacı, 1984'te, ülkedeki vakıf üniversitelerinin ilki olan Bilkent Üniversitesini kurdu ve üniversitenin Mütevelli Heyeti başkanı oldu.
Bilkent Üniversitesini, diğer vakıf üniversiteleri izledi. Bugün, Türkiye'de bulunan 139 üniversitenin 94'ü devlet üniversitesidir, 45'i ise vakıflarca kurulmuştur.
Doğramacı, Türkiye'de, aralarında Bilkent'in de bulunduğu birçok eğitim kurumu ve hastaneler açmış olan beş vakfın kurucusudur. Bunların dışında, Dünya Sağlık Örgütüne armağan edilmiş bir vakıf olan İhsan Doğramacı Aile Sağlığı Vakfı, 1983'ten bu yana aile sağlığı alanında çalışan başarılı isimlere ödüller vermektedir.
Gerçek bir dünya vatandaşı olan Doğramacı'nın bildiği yabancı diller arasında Almanca, Arapça, Farsça, Fransızca ve İngilizce bulunmaktadır.
İhsan Doğramacı, 1946'da henüz 31 yaşındayken Dünya Sağlık Örgütünün kuruluşunda görev alma ve örgütün Anayasası'nı imzalama şansına sahip olmuştur. Türkiye'ye dönüşünün ardından, Dünya Sağlık Örgütü kendisinden dünyanın çeşitli bölgelerinde yeni tıp ve sağlık bilimleri okullarının kuruluşu ile ilgili danışmanlık yapmasını istemiştir. Doğramacı, Kanada Quebec'te Sherbrooke Üniversitesine, Güney Amerika Brezilya'da Brasilia Üniversitesine, Afrika Nijerya'da Ife'ye ve Kamerun'da Yaunde'ye bizzat giderek buralarda tıp merkezlerinin ve okullarının kurulmasına öncülük etmiştir.
İhsan Doğramacı, Dünya Sağlık Asamblesinde altı yıl boyunca Türk delegasyonunun başkanlığını yapmış, 1976'da Avrupa Bölgesi Ülkeleri başkanı ve Asamblenin ikinci başkanı olarak görev almıştır. Sonraki yıllarda, Dünya Sağlık Örgütü Yönetim Kurulu üyeliğinin yanı sıra örgütün birçok danışma komitesinin üyeliklerinde bulunmuştur. Dünya Sağlık Örgütü, Doğramacı'nın hizmetlerinin takdiri olarak kendisini 1981'de Léon Bernard Vakfı Ödülü'yle ve 1997'de "Herkes için Sağlık" Altın Madalyası'yla taltif etmiştir.
Doğramacı'nın aktif olarak katkıda bulunduğu kurumlardan biri de uzun yıllar Yönetim Kurulunda görev yaptığı UNICEF'tir. Kurumun Program Komitesine üç dönem, Yönetim Kuruluna iki dönem başkan seçilmiştir. 1995 yılında UNICEF tarafından Maurice Pate Ödülü ile onurlandırılmıştır. Türkiye'de 1958-2003 yılları arasında UNICEF Millî Komitesi başkanlığını yürüten Doğramacı, 2003'ten sonra komitenin onursal başkanlığı görevine getirilmiştir.
İhsan Doğramacı, 1968 yılında, çocuk sağlığı alanında hizmet veren önemli bir kuruluş olan Uluslararası Pediatri Kurumu başkanlığına seçilmiş, bu kurumda çeyrek yüzyıl boyunca başkan ve genel direktör olarak görev almış, 1992 yılında da kurumun yaşam boyu onursal başkanı olmuştur.
Doğramacı, UNICEF Yönetim Kurulu başkanlığı sırasında Paris'teki Uluslararası Çocuk Merkezinin Danışma Kurulu üyesi olmuş, 1970'ten 1984'e kadar bu görevini sürdürmüştür. 50 yıllık varlığının ardından 1999'da feshedilen merkezi Ankara'ya taşıyarak 2006 yılına kadar başkanlığını bizzat yürütmüş, daha sonra da onursal başkanı olmuştur.
Doğramacı'nın tıp ve sağlık bilimleri alanında yazılmış çok sayıda bilimsel makalesi, kitap bölümü ve kitabı bulunmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığı görevleri için teklifler almış olan Doğramacı, sağlık ve eğitim konularındaki çalışmalarına odaklanması gerektiği inancıyla bu teklifleri kabul etmemiştir.
İhsan Doğramacı'nın yaşamı ve gerçekleştirdikleri hakkında yazılmış kitaplar çeşitli ülkelerde değişik dillerde yayımlanmıştır. Başta Adnan Saygun olmak üzere, değerli besteciler, kendisine sonatlar, senfonik eserler ve senfoniler ithaf etmiştir.
İhsan Doğramacı, çok sayıda ödül, madalya ve nişanın sahibi olmuştur. Aralarında Amerika Birleşik Devletleri, Finlandiya, Fransa, İngiltere, İtalya, Japonya ve Mısır'ın bulunduğu 14 ülkedeki 26 üniversiteden fahri doktor unvanı almıştır. Pek çok ülkenin ulusal akademilerine üye olan Doğramacı, dünya çapında 23 ulusal pediatri derneğinin de onursal üyesi olmuştur.
Avrupa Konseyi, 1998 yılında Viyana'da yapılan bir törenle kendisine Barış, Adalet ve Hoşgörü Ödülü'nü vermiştir.
Azerbaycan, Dominik Cumhuriyeti, Estonya, Finlandiya, Fransa, İran ve Polonya gibi birçok devletin başkanı Doğramacı'yı ülkelerinin en yüksek nişanlarıyla taltif etmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Mısır Parlamentosu ve başka pek çok ulusal kurum, Doğramacı'ya en değerli ödüllerini ve madalyalarını tevcih etmiştir.
Hocabey'in yaklaşık yüzyıllık hayatı, çocuklara, gençlere ve tüm insanlığa hizmet aşkıyla geçmiştir. İdeallerine erişmek yolunda önüne çıkan engellere karşı büyük mücadeleler vermiştir. İhsan Doğramacı, sadece Türkiye'ye değil dünyanın pek çok ülkesine verdiği hizmet ve sunduğu katkılarla, sağlık, eğitim ve bilim için yarattığı kurumlarla daima hatırlanacaktır.
( Not: Özgeçmiş
Bilkent Üniversitesi Gazetesi Prof. İhsan Doğramacı Özel Sayısından alınmıştır)